6 Temmuz 2018 – Maribo-Lübeck İçinden tren çıkan feribot, odaklanmamla yalnızca önümdeki bisikletlinin pedal hareketlerini, zincirini ve yeri görüyor olmam, rüzgara karşı, güzel bir gölün çevresinde yemek, yorgunluk iyice birikti, otelde yemek yok, bu etkinliğin en uzun sürüşü ve bugünkü sürüşümü sevgili eşime adıyorum

[av_heading heading=’Maribo-Lübeck İçinden tren çıkan feribot, odaklanmamla yalnızca önümdeki bisikletlinin pedal hareketlerini, zincirini ve yeri görüyor olmam, rüzgara karşı, güzel bir gölün çevresinde yemek, yorgunluk iyice birikti, otelde yemek yok, bu etkinliğin en uzun sürüşü ve bugünkü sürüşümü sevgili eşime adıyorum’ tag=’h1′ style=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ margin=” margin_sync=’true’ padding=’10’ color=” custom_font=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jjgsspib’ custom_class=” admin_preview_bg=”][/av_heading]

[av_textblock size=” font_color=” color=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jijwddsc’ custom_class=” admin_preview_bg=”]
6 Temmuz

Bizim GBI etkinliği süresince yaşadıklarımız birbirinin neredeyse aynısı peşpeşe 24 saatlik zaman dilimlerinden ibaret oluyor. Sabah kalkar kalkmaz temel gereksinimler, sonra bisiklet giysilerini giyinme ve bavulu hazırlayıp otelin girişine taşımamız, kahvaltı, otobüsle kamp alanına gidiş. Kamp alanında bisikletimizi almamız, sonra da grupla birlikte yola çıkmamız, parkuru tamamlayıp kamp alanına varmamız, bisikletlerimizi park etmemiz, bavulumuzu alıp otobüse binmemiz, otele yerleşmemiz. Sonra da yemek yiyecek yer bulmamız. Sonra da yatmamız. Burada değişen şey coğrafik bölge ve otelin ismi oluyor. O da bizi pek ilgilendirmiyor. 

Bu sabah erkence çıktık. Feribota bineceğimiz limana kadar sürdük. Feribot kalkmamıştı ama her nedense bizi almadılar. Orada bizi 45 dakika kadar beklettiler. Biz de bolca rüzgar yedik beklerken. Neyse yeni bir feribot yanaştı ve kocaman ağzını açtı. İçinden de kocaman bir tren çıktı. Saydım; tam 5 vagon! Bu arada üst katına yanaşan bir köprü vapura doğru kendisini biraz daha aşağı doğru eğerek üst kata dayandı. Tırlar, otobüsler, tren alt kattan, arabalar üst kattan vapuru terk etti.   Vapura ilk girense yeni bir tren oldu. Sonra kamyonlar, arabalar vs. derken sonunda bizi aldılar. Üşümüştük. Hemen vapurda bulabildiğimiz kek vb. gıdalarla ve sıcak içeceklerle ısınmaya baktık. 

Vapur yanaştıktan sonra vapurdan indik. Yola koyulduk. Biz bugün 5 kişilik bir ekip yapmıştık. Katılanlardan ben hariç hiçbiri 160 km.lik sürüş yapmış değildi. Birlikte sürmeye başladık. Bir ara fark ettim ki, bisikletimi sürerken önümdeki bisikletçinin pedal hareketleri ve zincirinden başka bir ye ne görüyor, ne de düşünüyordum. Çok ilginç geldi bana, bu derece odaklanmam. Kuşkusuz pek çok yararı var odaklanıyor olmamın. Zihinsel olarak pek çok düşünceden arınırken belki de bir temizlenme, dinlenme sağlıyordu. 

Geçtiğimiz yaz bir kitap okumuştum: Rüzgara Karşı. Yazarı Juliana Buhring. Bisikletiyle dünya turunu kısa bir sürede yaparak Guiness rekorlar kitabına girmiş. Müthiş bir performans. Bu arada kitaba adını veren ise, bu turu yaparken doğudan batıya doğru bisikletini sürmüş olması. Zira yerkürenin hakim rüzgarları batıdan esiyor. 

Biz de bugünkü sürüşümüzde büyük oranda batı ve güneybatıya doğru sürerken rüzgar bizi yormaya çalıştı da çalıştı. Çok yorucu idi. Parkurumuzun en batı noktasına geldiğimizde takadim kalmamıştı. Ekiptekiler de çok yorgundu ama belli ki en yorgun bendim. O sırada bir göl kenarına geldik. Çok güzel bir göldü. Çevresi yemyeşil, ortam gürültüsüz, temiz, gölde yelkenliler, göl çevresinde az sayıda hoş görünümlü evler… Bu manzaranın tadını çıkarmaya karar verdik. Acıkmıştık da. Oturduk, yemeklerimizi yedik ve biraz dinlendik.

“Eh, yolcu yolunda gerek” diyerek yola vurduk kendimizi yeniden. Günlerin yorgunluğu üstümüzde. Bu yorgunluk yalnızca kas yorgunluğu. Selede rahatsız olan yerlerimiz, sırtımız, kollarımız, motivasyonumuz. Neyse ki artık doğuya dönmüştük ve rüzgar bu kez bizi arkamızdan iterek yardımcı oluyordu. Geriye kalan 50 km.yi çok da zorlanmaksızın tamamladık. 

Kamp yerine geldiğimizde bizden önce gelmiş olanlar bizi coşkuyla karşıladılar. Ne de olsa 160 km. tamamlamıştık. Bisikletlerimizi park etmemiz, bavullarımızı alıp bizi otelimize taşıyacak otobüse koymamız, otelimize varmamızla saat 21:00’i bulmuştu. Duşlarımızı alır almaz otel yakınlarında açık olarak bulabildiğimiz tek restorana gittik. Restoranın adı Balkan Grill. Sahipleri bir Arnavut ve bir de Alman. Türk yemekleri veriyorlardı, ancak ellerinde yalnızca köfte kalmıştı. Köfte ile karnımızı doyurduk. Sonra otele dönüp doğrudan yatak ve e-ee.

Günlerdir 100 km.yi aşan mesafeler bisiklet sürmüştük. Bugün en uzun ve aynı zamanda rüzgardan ötürü en zorlu sürüşümüzü yapmıştık. Bu benim için bir başarı kabul edilirse şayet, bu başarımı sevgili eşime, beni koşulsuz destekleyen melek eşime adıyorum.
[/av_textblock]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir