GBI başladı!
Aylardır heyecanla beklediğimiz an geldi. Bu sabah erkenden uyandık. Kahvaltılar yapıldı. Ceplere yolluk yiyecekler dolduruldu. Benim ceplerimden birinde kuruyemiş, bir adet muz, bir protein barı, iki de enerji jeli vardı. Orta cebin içine yedek lastik, güneş kremi, gözlük camı silici, ve suya katılacak şekerli tuzlu toz karışım paketlerinden iki adet koydum. Sağ arka cepte cüzden ve pasaportla cepler tamam olmuştu.
Bavullarımızı topladık. Bisiklet kutularını ve çantalarını teslim ettik. Grupla buluştuk. Kaptan bize talimatlarını verdi. On kişilik bir grup olmamızdan dolayı birbirimizden kopmamamız için ve güvenli sürüşle ilgili konuşmalarını yaptı. Resimler, videolar çektik. Paylaştık çektiklerimizi çevremizle. Sevdiklerimizi aradık ve yollara koyulduk.
Her GBI etkinliği başlangıcında açılışa özel konuşmalar yapılır. Biz ise o konuşmaları beklemeden yola çıkmaya karar verdik. Ne de olsa bizi çok da ilgilendiren bir bölümü değildi, GBI Avrupa etkinliğinin açılış konuşmaları. Biz bisikletlerimizi sürmeye gelmiştik ve hazırdık.
Yola koyulduk
Bugün Milano’nun kuzeydoğusundaki başlangıç noktasından hareket ettikten sonra doğuya yöneldik. Şehrin içinden çıkana kadar biraz daha karışık yollardan ve yavaş sürdük. 30. kilometrede bir kahve molası verdik. Kahve derken asıl gereksinimimiz su idi; çokça su, başımızı ıslatma vs. derken molamızı tamamladık.
Çölde vaha
Sonra yollarda ilerledikçe güzergahın orta kısımlarında konumlanmış olması gereken, her GBI Avrupa sürüşünde yer alan, beslenme noktasını bulamadık. Sürdük bisikletlerimizi yolun ilerisinde bulabilmek umuduyla. Sürdükçe sürdük ve 63. kilometrede durduk. Küçük bir kasabada idik. Çok acıkmıştık, sularımız bitmişti, ve hava dayanılmaz sıcaktı. Yolda gördüğümüz bir tabelaya göre 400 C idi hava sıcaklığı.
Bulabildiğimiz bir kafeye girip görevlilere sorduk: “Yemek var mı?” Bu arada, İtalya’nın bu bölgelerinde İngilizce bilen çok az. Tarzanca anlaşmaya çalışıyoruz. Anlaşıldı ki, o kafede yemek yok. Bilmeyenler için yazayım, Avrupa’da Pazar günleri açık restoran-büfe-kantin vb. yemek bulabilecek yer bulma şansı milli piyangoda amorti kazanma şansından daha düşüktür desem meramımı anlatabilirim sanırım.
Bu arada Erkan da ayrı bir yerde benzeri çabalar gösterirken bir beyefendi onu kendi evine davet etmiş. Erkan’ın durumu anlaması ancak adamın evine geldikten sonra gerçekleşmiş. Erkan da nazikçe daveti geri çevirmiş; ne de olsa grup olarak haylice kabarık bir sayımız vardı bir eve misafir olmamız için.
Benimse konuştuğum insanların danıştıklarından birisi hareketlendi ve benim arabasını takip etmemi istedi. Grup da beni izledi ve adamı izledik de izledik. Ana yoldan ayrıldık, güzergahımızdan uzaklaştık ve içimizi şüpheler kemirmeye başladı. Acaba yanlış mı anlaşılmıştık yine? Sekizinci kilometrede bizi bir pizzacıya getirdiğinde biz sıcaktan, susuzluktan, ve açlıktan bitap halde idik. Heyecanla daldık pizzacıya. Bolca su içtik, pizzalar yedik, üstümüzü başımızı ıslattık. Çölde vaha bulmuş gibi idik.
İtalyan ailenin konukseverliği
Kendimize geldikten sonra yeniden yollara koyulduk. GBI sürüşlerinde bisikletlerimize monte ettiğimiz yol bilgisayarlarından navigasyon yardımı alırız. Ancak güzergah dışına çıkınca işimiz zorlaşır. Güzergah dışına çıktığımızda hemen geri dönüp güzergahı bulup yolumuza devam etmeye bakarız. Bu kez dolambaçlı yollardan gelmiş ve güzergahtan haylice de uzaklaşmıştık!
Neyse, bu yazıyı yazabildiğime göre sizin de tahmin edebildiğiniz gibi yolumuzu bulduk. Geriye 30 km. kadar yol kalmıştı. Bu mesafe bizim için çok sayılmasa da sıcaktan perişan olmuştuk. Öyle ki, varış noktasında 15 km. kala grup mola yeri aramaya başladı. Köylerden geçtiğimiz için herhangi bir tesis de yok. Erkan o sırada bahçesini sulayan bir adamı gözüne kestirdi ve gidip ondan su istedi. Adam çok candan karşılamış ve bira önermiş!
Sonunda bizi evlerine aldılar. Evlerinin arkasında koca borulardan akan soğuk sulara daldırdık başımızı, kana kana su içtik ve kendimize geldik. Bu çok tatlı ve dost İtalyan ailesinin ismini hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz sanırım. İyilikler onlarla olsun.
Asfaltta omlet
Yeniden yollara koyulduk. Montichiari tabelasını görünce durduk ve çokça resim çektik. Hava öyle sıcaktı ki… Sanki fırında gibi idik. Aklıma asfaltta pişirilen yumurta örneği geldi. Bizde değişik isimler verilir. Tavada yumurta, omlet, göz










yumurta… Biz de asfaltta yumurta olmuştuk.
Sonunda varış noktamıza sorunsuz ulaştık. Bisikletlerimizi park ettik. Bir şeyler yedik içtik. Bavullarımızı alıp bizi otelimize götürecek otobüse bindik. Saat 19:15 olmuştu. Otobüsteki göstergeye göre dış ortam ısısı 390 C idi!
Yazan: Mazhar Çelikoyar


Mazhar hocam. Her zamanki gibi çok guzel yazmişsin. Keyifle okudum. Tum arkadaşlara selam ve sevgiler.
Sevgili Nejat,
Senin yorumlarına layık olabildik mi; bilemem. Ama çok teşekkürler. Sen hep dost, hep güçlü bir takım elemanı oldun. Seni bu sürüşte özledik. Dileriz sonrakilerde birlikte süreriz.
Sevgiyle kal
Umuda Pedal adına Mazhar