Şefikciğim

[av_heading heading=’Şefikciğim’ tag=’h1′ style=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ margin=” margin_sync=’true’ padding=’10’ color=” custom_font=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jik0jhv3′ custom_class=” admin_preview_bg=”][/av_heading]

[av_textblock size=” font_color=” color=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jijwddsc’ custom_class=” admin_preview_bg=”]
Neşeli bir grupla birlikteyiz. Birçoğunun lakabı var. Ya kendileri koymuşlar, ya da gruptakilerden biri daha önceden koymuş. Ne lakaplar var: İshakkuşu, dottoressa, maratoncu, gazman, karakaş(kaşları sarı olduğu halde), mali, serko…

Bu arada iki de Gökhan’ımız var. Ben onları soyadları ile ayırıyorum: Gököz ve Kantar. Her ikisi de çok sıcakkanlı, kıpır, girişgen kişilikli. Gököz’ün bir çocuğu var, biri de yoldaymış. Kantar ise işi dışında tango dansçısı. Her ikisi de gruba hareket kazandırma çabasında. İlk akşam yemeğini yedikten sonra göz kapaklarımı açık tutmaya çalışırken beri yandan Kantar habire bizi dolaştırmayı teklif ediyor, gece kulüplerine gitmeyi öneriyordu. Bu arada grubun kaptanı İlhan da onu uyardı: “Sakın Gököz’ü öyle yerlere götürme! Yanlışlıkla resmi filan bir yerlerde çıkar; sonra da maazallah”.

Gököz de hep güleryüzlü ve konuşkan. Şefik’e de “Şefik abi” diye seslenmeyi uygun görmüş. Sakallarıyla Şefik’İ haylice yaşlı görmüş olmalı. Şefik ise, “bana abi demene gerek yok” demiş. Eh, ne de olsa, aynı gruptayız; hem bu kadar resmiyete gerek olmadığı gibi, biraz daha yaşlı olduğunu hatırlatmaya da gerek yok diye düşünmüş olmalı. Gököz de akabinde demiş ki: “Olur Şefikciğim”.

Artık grupta Şefik bu isimle çağrılır oldu: “Şefikciğim”
[/av_textblock]

[av_heading tag=’h3′ padding=’10’ heading=’Diğer Yazılar’ color=” style=” custom_font=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ custom_class=” admin_preview_bg=” av-desktop-hide=” av-medium-hide=” av-small-hide=” av-mini-hide=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” margin=”][/av_heading]

[av_one_full first min_height=” vertical_alignment=” space=” custom_margin=” margin=’0px’ link=” linktarget=” link_hover=” padding=’0px’ border=” border_color=” radius=’0px’ background=’bg_color’ background_color=” background_gradient_color1=” background_gradient_color2=” background_gradient_direction=’vertical’ src=” background_position=’top left’ background_repeat=’no-repeat’ animation=” mobile_breaking=” mobile_display=” av_uid=’av-swwn’]
[av_masonry_entries link=’category,2′ wc_prod_visible=” prod_order_by=” prod_order=” sort=’no’ items=’-1′ columns=’2′ paginate=’pagination’ query_orderby=’date’ query_order=’ASC’ size=’flex’ orientation=” gap=’large’ overlay_fx=’active’ id=” caption_elements=’title excerpt’ caption_styling=” caption_display=’always’ color=” custom_bg=” av-medium-columns=” av-small-columns=” av-mini-columns=” av_uid=’av-jijzbk4e’ custom_class=”]
[/av_one_full]

Suçlu kim?

[av_heading heading=’Suçlu kim?’ tag=’h1′ style=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ margin=” margin_sync=’true’ padding=’10’ color=” custom_font=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jik0g3o0′ custom_class=” admin_preview_bg=”][/av_heading]

[av_textblock size=” font_color=” color=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jijwddsc’ custom_class=” admin_preview_bg=”]
Dün Viyana’ya varıp hotele yerleşme, yürüyüş ve tabii ki bira ve şinitzelimizi de mideye indirdikten sonra bana uyku çöktü. Erkenden tumba yatak!

Sabah kalktık, kahvaltı ve hemen bisikletleri kutularından çıkarıp monte etmeye koyulduk. Bu yolculuğun herhangi bir yolculuğa göre ana farkı ne derseniz, size şöyle derdim: “Bir dolu ayrıntı”. Yanınızda götüreceklerinizi saymaya başlasam ohoooo! Yedek bisiklet iç lastiği, yedek bisiklet dışlastiği, kilit, fren pabuçları, koli bandı, tek kullanımlık eldiven, çeşit çeşit giysiler, nabız ölçer, usb kabloları, ……

Neyse, bisikletleri kutularından çıkardık, hepimiz tek tek monte ediyoruz. Bu arada ara ara odaya gitmem gerekti. Bisiklet kutusu içine koymuş olduğum kask, eldiven, ayakkabı vs odaya taşıdım. Birbirimizle yardımlaşarak bisikletleri monte ettik. Herkes birbirine yardımcı. Şefik ve ben de hem birbirimize, hem de başkalarına yardım ettik, yardım aldık.

Fotoğraflarımızı da çektik. Otelin otoparkında yaptık, birarada bu işlemleri. Hoş bir duygu, yardımlaşma duygusu. Biliyorum ki, her aşamada her birimiz diğerine tereddütsüz yardıma hazır olacağız.

Derken, bir fark ettim ki, cep telefonum yok. Cep telefonum yok. Düşünebiliyor musunuz? Cep telefonum yok!! Hemen odaya çıktım, yeniden. I-ıh! Odamda da değil. Çantalara baktım; yok. Yok, yok. Yeniden otoparka indim. Arandım; yok. Günsenin ve Okan ayrı ayrı telefonumu çaldırmaya baktılar. Yalnızca Almanca bir kadın sesi; ne dediğini anlamıyoruz. Belli ki “aradığınız kişiye ulaşılamıyor, sonra arayın vs.” diyor. Aldı beni bir kaygı. Eşimi nasıl arayacağım? Beni arayanlar ne olacak? Yıllar önce bir kez de telefonum çalınmıştı. O zaman da yurt dışında idim. Polise durumu rapor etmiştim; olur a, kötü amaçla kullanılabilirdi. İçindeki özel bilgilerim ne olacak diye o zaman yaşadığım kaygıdan sonra telefona girişimde artık hep şifre kullanagelmişimdir. Ama olsun; şifreli de olsa, Karadenizli’nin denize düşen bavuluna benzedi bu konu. Giden gitmişti.

Kara düşünceler aldı beni. Aynı tip telefondan satın almam gerekliydi; zira var olan telefonumla yürüttüğüm bir tıbbi çalışmam var. Telefonu aldıktan sonra da bilgileri silbaştan yüklemem gerekecek. Vs. vs. vs.

Herkese soruyorum, telefonumu. Aranıyorum. Derken Şefik’e sorunca, Şefik her zamanki “cool” sesiyle “telefonun bende” dedi ve sol cebinden çıkarıp telefonumu bana verdi. Şaşırmıştım. “Telefonum sende ne arıyor?” dedim. “Ee, fotoğraf çektirmek için Ebru’ya (maratoncu) vermiştin ya. O da resimlerimizi çektikten sonra bana verdi” dedi.

Eh yani, bu sabah yaşadığım bu duyguların suçlusu kimdi? Önce Şefik diye düşündüm. Sonra doğruyu bulduk ve grupça Ebru’ya bir ceza kesmeye karar verdik! Cezamızın ne olduğu bir başka yazıya!
[/av_textblock]

[av_heading tag=’h3′ padding=’10’ heading=’Diğer Yazılar’ color=” style=” custom_font=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ custom_class=” admin_preview_bg=” av-desktop-hide=” av-medium-hide=” av-small-hide=” av-mini-hide=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” margin=”][/av_heading]

[av_one_full first min_height=” vertical_alignment=” space=” custom_margin=” margin=’0px’ link=” linktarget=” link_hover=” padding=’0px’ border=” border_color=” radius=’0px’ background=’bg_color’ background_color=” background_gradient_color1=” background_gradient_color2=” background_gradient_direction=’vertical’ src=” background_position=’top left’ background_repeat=’no-repeat’ animation=” mobile_breaking=” mobile_display=” av_uid=’av-swwn’]
[av_masonry_entries link=’category,2′ wc_prod_visible=” prod_order_by=” prod_order=” sort=’no’ items=’-1′ columns=’2′ paginate=’pagination’ query_orderby=’date’ query_order=’ASC’ size=’flex’ orientation=” gap=’large’ overlay_fx=’active’ id=” caption_elements=’title excerpt’ caption_styling=” caption_display=’always’ color=” custom_bg=” av-medium-columns=” av-small-columns=” av-mini-columns=” av_uid=’av-jijzbk4e’ custom_class=”]
[/av_one_full]

Viyana’ya uçuştan hemen önce

[av_heading heading=’Viyana’ya uçuştan hemen önce’ tag=’h1′ style=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ margin=” margin_sync=’true’ padding=’10’ color=” custom_font=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jik0e3l9′ custom_class=” admin_preview_bg=”][/av_heading]

[av_textblock size=” font_color=” color=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jijwddsc’ custom_class=” admin_preview_bg=”]
Hazırlıklarımızı bir başka yazıda paylaşacağım. Dün Şefik ve ben, bisikletlerimizi bakımdan geçmişve paketlenmiş halde alıp Gayrettepe Florence Nightingale hastanesinin girişine bıraktık; ki, sabah hastanemizin bizim için sağladığı panelvana bisikletlerimizi orada, uçuş sabahı, koyalım.

Bu sabah 07.00’de Günsenin ile buluştuk. Hemen köprüye yöneldik. Ne de olsa, İstanbul’un darboğazı köprü. Orayı neyse ki sorunsuz atlattık. Gayrettepe Florence Nightingale girişine geldik. Günsenin’in de bavulunu, bisikletini bıraktık. Kafeteryada meslektaşlarımızı bulduk; onların iyi dileklerini aldık ve Şefik’i karşıladık. Aracımız geldi ve eşyalarımız yükleyip ver elini Atatürk Hava Limanı.

Check-in işlemleri sırasında öğrendik ki, kontuarın resmini çekmek yasak! Neyse ki, işlemleri tamamladık, pasaport kontrolü ve derken ara kahvaltı sırası. Sonrasını sonra….

Mazhar uçak öncesi 27 Mayıs 2016
[/av_textblock]

[av_heading tag=’h3′ padding=’10’ heading=’Diğer Yazılar’ color=” style=” custom_font=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ custom_class=” admin_preview_bg=” av-desktop-hide=” av-medium-hide=” av-small-hide=” av-mini-hide=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” margin=”][/av_heading]

[av_one_full first min_height=” vertical_alignment=” space=” custom_margin=” margin=’0px’ link=” linktarget=” link_hover=” padding=’0px’ border=” border_color=” radius=’0px’ background=’bg_color’ background_color=” background_gradient_color1=” background_gradient_color2=” background_gradient_direction=’vertical’ src=” background_position=’top left’ background_repeat=’no-repeat’ animation=” mobile_breaking=” mobile_display=” av_uid=’av-swwn’]
[av_masonry_entries link=’category,2′ wc_prod_visible=” prod_order_by=” prod_order=” sort=’no’ items=’-1′ columns=’2′ paginate=’pagination’ query_orderby=’date’ query_order=’ASC’ size=’flex’ orientation=” gap=’large’ overlay_fx=’active’ id=” caption_elements=’title excerpt’ caption_styling=” caption_display=’always’ color=” custom_bg=” av-medium-columns=” av-small-columns=” av-mini-columns=” av_uid=’av-jijzbk4e’ custom_class=”]
[/av_one_full]

What a difference a day makes…

[av_heading heading=’What a difference a day makes…’ tag=’h1′ style=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ margin=” margin_sync=’true’ padding=’10’ color=” custom_font=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jik0bnju’ custom_class=” admin_preview_bg=”][/av_heading]

[av_textblock size=” font_color=” color=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jijwddsc’ custom_class=” admin_preview_bg=”]
Bugün bambaşka idik. Şefik de, ben de. Belli ki dün dinlenmemizin getirdiği bir fark bu. Bu arada, yanlış anlaşılmasın 60 km. inişli çıkışlı, toplamda sanırım 800 mt kadar çıkmış olduğumuz bir parkurdan söz ediyorum!

Bu etkinliğe katılma kararı verdikten sonra son iki ay içinde bazen topluca, bazen de tek başımıza antrenmanlar yaptık. Her ne olursa olsun, peşpeşe 100-120 km.lik parkurlara bizi hiç bir antrenmanın yeterince hazırlayamayacağı kesindi. Öyle de oldu zaten. İkinci günün sonundaki bitkinliğimi çok nadir yaşamışımdır. O akşam ne kadar dinlenmeye, toparlanmaya zaman ayırsak da toplam süre çok az ve yetersiz kalırdı. Dün sabahki halimde karamsarlık kaplamıştı içimi. Duvara çarpmış gibiydik. Bu sabahsa bambaşka!

Neden, sanırım açılmaya başladık. Uyum sağladık. Kendi bedenimizle barışık bir şekilde sürdürdük tempoyu. Hem çaba gösterdik, hem de canımızı çıkarmadık. En azından benim için formül bu.

Bugün takım kaptanımız İlhan Kesken, kendi ekibini tosbağalar ekibi ile birlikte bisiklet kullanmaya davet etti. Toplamda 10 kişi olduk. Kimler vardı: İlhan, Hakan, Erkan, Salih, Serdar, ve biz tosbağalar: Şefik, DJ Okan, Kerim, ben ve bu takımın bunca böceğe tek çiçeği Günsenin.

Güneşli bir hava ile karşıladı gün bizi. Bu da morallerimizi yükseltti. Islanmak ve üşümek, yokuşları tırmanmaya çalışmak, bu halde ormanların ya da boş yolların içinden yol katetmek hiç de kolay olmuyor. Bugünse yağmur olasılığı %70 diye belirtildi. Biz de her tür tedbiri alarak yola çıktık. Bazılarımız daha yorgun, bazılarımızsa dinlenmiş; ama her ne olursa olsun bu yolu yapmaya kararlı bir şekilde yola koyulduk.

Bu arada belirtmeliyim, bisikletimi dün organizasyonla çalışan bisiklet tamircileri bisikletimin kırık telini yenilediler, zincire yama yaptılar ve birkaç küçük düzeltme ile bisikletimi hazır hale getirdiler. Bana düşen de binip gitmek oldu.

Bugün Prag’ı bir nehir kıyısındaki bisiklet yolundan giderek terk ettik. Bisiklet yolları ne kadar hoşgeliyor insana. Yeşillikler ve su kenarı boyunca pedal bastık. Sonra bu turun olmazsa olmazı önümüze güzel bir yokuş çıkardılar. İlk iki gün onca yolun sonuna dimdik yokuşlar hediye etmişlerdi bize. Tam onca yolu geride bırakmışız, bir oh çekmek isiyoruz ve önümüze duvar gibi yokuşçıkıyor!

Bu kez artık yokuşları kanıksamış olarak vurduk kendimizi yokuşa. Bir süre sonra Prag’dan çıkmıştık. Daha kalabalık bir grupta bisiklet sürmenin farklı bir tadı var. Ama müziği, daha doğrusu DJ’i aynı. Okan yine yol boyu bize farklı müzikler dinletti. Tanju Okan’dan Queen’e, Ayla Dikmen’den rap müziklere… Komik adam Okan. Sıkı sporcu. Onun için bu bisiklet etkinlikler oyun gibi. Biz canımızı dişimize takmış yol almaya çalışırken o hangi müziği çalsam derdinde!

Kaptan baştan gruptakilere görevlerini verdi. Hakan önde sürecek, Erkan grubun kopmaması için kontrolleri yapacak, kendisi navigasyon yapacak. Ayrıca ikili “buddy” takımlar oluşturdu. Şefik ve ben buddy olduk!. Buddy olanlar birbirlerinin sorumluluğunu alıyorlar, birbirlerini yalnız bırakmamaya bakıyorlar.

Bir yerde denebilir ki, yalnızca bisiklet kullanmış olmuyoruz. Dayanışmayı, yardımlaşmayı, takım çalışmasını, herkesin yüceltilmesini, kişilerin daha verimli hale getirilmesi için çaba gösterilmesini, ortak hedefe ulaşmaya çalışırken ana amacımızın birlikte hoş zaman geçirmek olduğunu yaşıyoruz.

Ara ara durarak enerji barları yedik. Fotoğraflar çektik. Derken yolun yarısına konumlandırılmışolan beslenme noktasında duruş. Bolca enerji barı stoklama, meyve suyu içme ve biraz da dinlenme sonrası yola koyulduk.

Yolun 3/4’ünü geride bırakmış iken Türk ekibinin geri kalan kısmının oturduğu bir restoran gördük. Biz de katıldık onlara. Varış saatimiz de fena değildi ki ekip iyice gevşedi. Yenildi, içildi, çene çalındı derken iki saate yakın zamanı orada geçirmişiz.

Sonra yola koyulduk. Yol boyu hep güneşli olan hava, hatta yakıcı olan hava altında seyrettik. Güneş kremlerimizi tekrar tekrar yüzümüze sürerek. Varacağımız Üsti Neder Ladem isimli şehire 20 km. kadar kala sıkı bir yağmur başladı. Baştaki bardaktan boşanan kısmından bir köprü altına sığınarak kaçınabildik. Yağmur yavaşladıktan sonra, bu kez yağmurluklarımızı kuşanmış bir şekilde yola vurduk kendimizi. Güzel bir yol boyu idi, son 30 km. Bir kısmı bisiklet yolu, büyük kısmı trafikle birlikte yol aldık. Varış noktasına geldiğimizde mağrur, mutlu ve ıslaktık!
[/av_textblock]

[av_heading tag=’h3′ padding=’10’ heading=’Diğer Yazılar’ color=” style=” custom_font=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ custom_class=” admin_preview_bg=” av-desktop-hide=” av-medium-hide=” av-small-hide=” av-mini-hide=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” margin=”][/av_heading]

[av_one_full first min_height=” vertical_alignment=” space=” custom_margin=” margin=’0px’ link=” linktarget=” link_hover=” padding=’0px’ border=” border_color=” radius=’0px’ background=’bg_color’ background_color=” background_gradient_color1=” background_gradient_color2=” background_gradient_direction=’vertical’ src=” background_position=’top left’ background_repeat=’no-repeat’ animation=” mobile_breaking=” mobile_display=” av_uid=’av-swwn’]
[av_masonry_entries link=’category,2′ wc_prod_visible=” prod_order_by=” prod_order=” sort=’no’ items=’-1′ columns=’2′ paginate=’pagination’ query_orderby=’date’ query_order=’ASC’ size=’flex’ orientation=” gap=’large’ overlay_fx=’active’ id=” caption_elements=’title excerpt’ caption_styling=” caption_display=’always’ color=” custom_bg=” av-medium-columns=” av-small-columns=” av-mini-columns=” av_uid=’av-jijzbk4e’ custom_class=”]
[/av_one_full]

Yağmur ve kırılan tel

[av_heading heading=’Yağmur ve kırılan tel’ tag=’h1′ style=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ margin=” margin_sync=’true’ padding=’10’ color=” custom_font=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jik08m61′ custom_class=” admin_preview_bg=”][/av_heading]

[av_textblock size=” font_color=” color=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jijwddsc’ custom_class=” admin_preview_bg=”]
Bugün (31 Mayıs) pek de yorulmadım. Şefik de yorulmadı. Çünkü az yol yaptık! yalnızca 60 km. yaptık.

Sabah hazırlıklar, kahvaltı ve sonra kamp alanından çıkış. Ekip benden kaynaklanan bir gecikmeyle başladı; durumdan pek de hoşnut kalmamışlardı. Bense servis şoförünün söylediği saati yanlış anlamışım. Her neyse, öylece başladık.

Çok geçmeden yağmura yakalandık. Yağmur deyip geçmemek gerek. Hızla yağmurun içinden ilerlemeye çalışmak daha çok suyla temas ve kaçınılmaz olarak olmadık yerlerinin ıslanması demek. Sonra rüzgarda üşümek demek. Biz o fırsatta bir benzin istasyonuna sığınıp üstbaşımızı ayarladık. Hazırlıklıydık, yağma olasılığına karşı. Yağmur montları, ayakkabı örtüleri kuşandık. Islanmasını istemeyeceklerimizi korunaklı yerlere kaldırdık.
Yeniden yola çıktığımızda yağmur durmuştu. Yine köy ve orman yollarından ilerledik. Dünden kalan yorgunluğu tam atamamıştım. Gruptakilerin anlayışı ile bugün düşük hızda, benim için dinlenme temposunda sürdüm bisikletimi. Nabız ölçer kullanarak nabızımı yokuşlarda ve düz yollarda 110-120/dk aralığında tutmakla ve nefes nefese kalmayacak güçte kullanmakla bunu başarabildiğimi biliyordum; aynısını yaptım.

Tabor çıkışı uzun bir yokuş tırmandık. Yeşillikler, yeşermiş ve boy vermiş ekinler, göz alabildiğine panoramamızı oluşturmuşken köylerden geçtik ve ormana girdik. Ormanda ilerledikçe önceleri tek tük yağmur damlaları yeniden başladı. Nefis bir görüntü. Islanmış yapraklar, bulutlar, ağaçlar ve sessizlik. Bir tırmanıyoruz, bir iniyoruz. Derken, yaklaşık 40. km.de, bir yokuşu daha geride bırakmaya çalışırken, zincirimde bir takılma ve hemen arkasından arka tekerimden zincire giren telin beni ilerleyemez hale getirdiğini gördüm.

Baktım ki, arka tekerin tellerinden birisiymiş kırılıp zincire saplanan. Yapacak birşey yok. Teli saplandığı yerden çıkardım. Kestim ve attım. Küçük iki pürüzle karşı karşıya kalmıştım. Birincisi, kırılan telden dolayı jant ve tüm arka tekerin dengesinde hafif etkilenme ve kırılganlıkta artma olasılığı. İkincisi de zincirin dönüşünde bozulma, özellikle yokuşlarda boşa dönmeler. Önümde de 80 km. daha yol. Her neyse, yine de gidebildiğimce giderim diyerek yola koyuldum.

Hava bu arada bulutlu, bazen güneş çıkıyor, bazen kapatıyor derken yağmur gökgürültüleri ve yıldırımlarla başladı. Yapacak birşey yoktu ilerlemekten başka. Bisikletlerimizi sürmeyi sürdürdük. Islandıkça ıslandık. Acıktık da.

Bu arada, öyle yerlerden geçiyoruz ki, tenha kelimesi zayıf kalır. Kilometrelerce yerleşim bölgesi olmayan yollar, arada bir köyler, bazen göller ve göl çevresinde tek tük evler… Ama ne olursa olsun bir bakkal bile yok.

Derken Neveclov isimli irice bir kasabaya geldik. Birkaç market, hatta sonradan bulduğumu bir de bar-restoranı var. Üstelik restoranın içi sıcaktı! Yerleştik oraya. Sıcak kremalı çırbalarımızı, sonra da pizzalarımızı midelerimize indirdikten sonra kendimizi çok daha iyi hissetmeye başlamıştık bile. Birer de tatlı, çay-kahve sonrası bir de baktık ki yağmur kesilmiş. Sanırım o kasabada iki saate yakın kalmıştık.

Yola koyulduk. GBI organizasyonunca yolun orta kısmına konumlandırılmış olan beslenme noktasına çok da zorlanmadan vardık. Şefik bırakmaya kararlı idi. Benim bisikletimin durumunu GBI organizasyonu yetkilileri ile paylaşınca öyle kullanmamın riskli olacağını belirttiler. Ben de pek de nazlanmadan yolculuğuma orada son vermeye karar verdim.

Her ne olursa olsun, hırsla değil azimle hareket etmek gerektiğini düşünürüm. Bu kez de öyle idi. Azimliydim ve mantıklıydım. Yorgun başlamıştım güne. Uzun süredir bisiklete binmeme karşın, günlerce üst üste en az 100 km bisiklet kullanmaya alışık değilim. Bugünü dinlenerek geçirdiğim

takdirde yarın daha iyi olacağımı biliyordum. Dinlenme dediğim de, 60 km. boyunca bisiklet kullanmış halimden söz ediyorum.

Şefik de benim gibiydi. Prag’a bir minibüs ile geldik. Otele eşyalarımzı verip duşlarımızı aldık. Bisikletimi de tamire verdikten sonra yemek. Tosbağalar ekibini beklerken onların da geldikleri haberini sevinçle aldık ve odalarımıza çekildik. Artık uyku zamanı. İyi geceler..
[/av_textblock]

[av_heading tag=’h3′ padding=’10’ heading=’Diğer Yazılar’ color=” style=” custom_font=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ custom_class=” admin_preview_bg=” av-desktop-hide=” av-medium-hide=” av-small-hide=” av-mini-hide=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” margin=”][/av_heading]

[av_one_full first min_height=” vertical_alignment=” space=” custom_margin=” margin=’0px’ link=” linktarget=” link_hover=” padding=’0px’ border=” border_color=” radius=’0px’ background=’bg_color’ background_color=” background_gradient_color1=” background_gradient_color2=” background_gradient_direction=’vertical’ src=” background_position=’top left’ background_repeat=’no-repeat’ animation=” mobile_breaking=” mobile_display=” av_uid=’av-swwn’]
[av_masonry_entries link=’category,2′ wc_prod_visible=” prod_order_by=” prod_order=” sort=’no’ items=’-1′ columns=’2′ paginate=’pagination’ query_orderby=’date’ query_order=’ASC’ size=’flex’ orientation=” gap=’large’ overlay_fx=’active’ id=” caption_elements=’title excerpt’ caption_styling=” caption_display=’always’ color=” custom_bg=” av-medium-columns=” av-small-columns=” av-mini-columns=” av_uid=’av-jijzbk4e’ custom_class=”]
[/av_one_full]

Zen, Sen ve Ben

[av_heading tag=’h1′ padding=’10’ heading=’Zen, Sen ve Ben’ color=” style=” custom_font=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ custom_class=” admin_preview_bg=” av-desktop-hide=” av-medium-hide=” av-small-hide=” av-mini-hide=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” margin=”][/av_heading]

[av_textblock size=” font_color=” color=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jijwddsc’ custom_class=” admin_preview_bg=”]
Eveeet. Yazmak tabii ki Mazhar’ın aklına düştü. İlk olarak; “neden? ne? kim? acaba…” gibi soruları sormaya alışmışız nasıl olsa şimdi giderken uçakta nasıl yapıcaz korkusu sardı birdenbire nerden düştük bu pedallama işlerineye gelmeden önce son 4-5 yıldır konuyu biçimlendiren birkaç gelişmeden bahsedeceğim yazımın başında.

Bunlardan birincisi bisikletle tanışmam. London dolaylarından hakana müteşekkirim bu konuda sonra bisiklete binme keyfi; kendi başına olma, bir nevi hesaplaşma, arayış ve hepsi sen sene.

İkinci olay bir dişçi koltuğunda geo dergisinde okunan bir makale tam o sıralar selim can istanbul ve berlin maratonlarına hazırlanıyordu. İşinden atılmış, bira göbeği olan, sigara içip, sporla gazete sayfalarından gayri ilişkisi olmayan bir adamı antremana alıp sanırım berlin maratonu için yetiştirmişlerdi. Ve adam maraton koşmuş. Bunu da muhteşem bir şekilde yazıya dökmüşlerdi. O adamın maraton sonrası düşüncelerini sizlerle daha sonra paylaşacağım.

Akılda kalan üçüncü olay, New York Times yazarı bir adam bu dünyada geçirdiği ellinci yılı taçlandırmak amacıyla Amerika’yı bir uçtan diğer uca bisikletle geçiyor ve bunu da Twitter’da günü gününe paylaşıyordu. Seneler önce muhteşemdi hatta daha sonrada mesajlaştık ve o günleri özlediğini unutamadığını öğrenmiştim.

İşte bu üç vaka beni-bizi buralara getirdi. Şimdi uçakta biz yaştakilerin motivasyonu olan geçmişe ve önümüzdeki yakın geleceğe bakıyorum. Başarıcağız tabii. Şunun şurası 750 kilometre. Gelip geçicek mecburen.

Sizlerle bu günleri paylaşmak zen sen ben bazında benim de doğa ananın kalbine attığım bir imza olacak…..

Şefik İstanbul-Viyana uçağında 27 Mayıs 2016
[/av_textblock]

[av_heading tag=’h3′ padding=’10’ heading=’Diğer Yazılar’ color=” style=” custom_font=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ custom_class=” admin_preview_bg=” av-desktop-hide=” av-medium-hide=” av-small-hide=” av-mini-hide=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” margin=”][/av_heading]

[av_one_full first min_height=” vertical_alignment=” space=” custom_margin=” margin=’0px’ link=” linktarget=” link_hover=” padding=’0px’ border=” border_color=” radius=’0px’ background=’bg_color’ background_color=” background_gradient_color1=” background_gradient_color2=” background_gradient_direction=’vertical’ src=” background_position=’top left’ background_repeat=’no-repeat’ animation=” mobile_breaking=” mobile_display=” av_uid=”]

[av_masonry_entries link=’category,2′ wc_prod_visible=” prod_order_by=” prod_order=” sort=’no’ items=’-1′ columns=’2′ paginate=’pagination’ query_orderby=’date’ query_order=’ASC’ size=’flex’ orientation=” gap=’large’ overlay_fx=’active’ id=” caption_elements=’title excerpt’ caption_styling=” caption_display=’always’ color=” custom_bg=” av-medium-columns=” av-small-columns=” av-mini-columns=” av_uid=’av-jijzbk4e’ custom_class=”]

[/av_one_full]