Bir ülkeden başka bir ülkeye

[av_heading heading=’Bir ülkeden başka bir ülkeye’ tag=’h1′ style=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ margin=” margin_sync=’true’ padding=’10’ color=” custom_font=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jik0scm3′ custom_class=” admin_preview_bg=”][/av_heading]

[av_textblock size=” font_color=” color=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jijwddsc’ custom_class=” admin_preview_bg=”]
Dün Viyana, Avusturya’da idik, bugün Znomo, Çek Cumhuriyeti’nde.

Biraz yolculuk bilgileri: Sabah iki kişi dışında tamamımız bisikletlerimize atlayıp etkinliğin başlama noktasına gittik. 10 km kadar bisiklet yolculuğu. Etkinlike yerine ilk varan da biz olduk. Bu sayede erkenden kayıt işlemleri, bolca fotoğraf vs. ile oyalandık. Sonunda takım kaptanı İlhan bizi topladı ve gruplara ayırırken her gruba bir de lider atadı. Derken saat 10:00 dolaylarında yola çıktık.

Gruplar, isimleri ve liderleri

İlhan bizleri biraz kendi seçimlerimize göre, biraz da yapmayı istediğimiz hıza göre ayırdı. Sonuçta, bugün bisiklete binen 22 kişiden dört ayrı grup oluştu. Grup liderlerinin bisiklete uygun navigasyon cihazına sahip olmalarını ön koşul yaptı. Bizim grupta iki kişide de bu oyuncaktan vardı. Dört grubun isimleri gazman (içlerinde bir kadının itirazı gazman ismindeki eril vurguya itirazı olduğu için gazoz’a dönüştürüldü), duman, kaptanın takımı ve kaplumbağa.

Gazoz grubu, gazı çok olup da hız yapma hırsında olanlardan oluşuyordu: Küçükali, Gökantar, Yanıkgönül, maratoncu ve Özhan Çiçek.

Duman grubu hem spor yapan, hem de sigara içenlerden oluşuyor, biri hariç. Ali abi, mali, serko ve sigara içmeyen olarak da Gököz.

Kaptanın takımında hepimizin kaptanı İlhan var. Ayrıca Serdar Cebe, Hakan Yıldırım, Anıl ve ishakkuşu da onun grubunda.

Kaplumbağa grubu, tahmin ettiğiniz gibi, bizim gruptu. Ve yine tahmin edeceğiniz gibi, grup lideri beni yaptılar. Sanırım bu seçimde rakamsal üstünlüklerim rol oynadı, yaş ve kilo gibi. Kaplumbağa grubu ismini başta Şefik koymuşsa da, daha sonra yine kendisinin isteği ile Tosbağa’ya dönüştürüldü. Grubumuzdakiler Şefik, dottoressa, Günsenin, Kerim, Okan ve ben.

Yolculuktan

Yolculuğun ilk kısımları büyüleciydi. Geri kalan kısmını beğenmedik anlamına bunu yazmıyorum. Yalnızca ilk sanırım 25-30 km Tuna nehri boyunca sağlı sollu ilerledik. Her yer bisiklet ve yürüyüşiçin tasarlanmış. İnsanlar güven içinde ortamın tadını çıkarıyor. Bu ortamda herkes kolaylıkla bisiklete biner; öyle de yapıyorlar zaten. Çok güzeldi. Yemyeşil, sessiz (kuş seslerini saymazsak), tertemiz, ve su boyu ilerledikçe ayrı güzellikte görüntüler. Yıllar önce Avrupa’da daha çok kullanılmış olan nehir tekneleri, kimisi belli ki artık pek kullanılmıyor, kimisi de modern zamanların gezinti tekneleri gördüke gözümüzü okşayan görüntülerdendi.

Derken nehirden ayrıldık. Yolun geri kalan kısmı büyük oranda köy yollarından geçerek oldu. Ama ne köyler… Tertemiz, çok bakımlı, ekinler çok düzgün ve çok sessiz. İrili ufaklı bu köylerin hemen tamamında da iri gövdeli kiliseler dikkat çekici.

Bu arada belirtmeliyim. Avrupa’yı gezdikçe insanın dikkatini çeken başka bir özellik de bu köylerin- kasabaların Pazar günkü (bugün Pazar) tenhalıkları, adeta terk edilmişlikleridir. Öyle ki, insana soğuk gelir, her yer ne kadar temiz ve düzenli olsa da. Oysa Türkiye’de, canım memleketimde, Pazar günü dedin mi, her yer cıvıl cıvıldır. İnsanlar sokakları doldurur. Bütün esnaf Pazar günü bayram eder, simitçisinden börekçisine, kitapçısından bütün dükkan sahiplerine.

Neyse, yine yolculuğumuza dönersek, yolu navigasyon cihazı olmasaydı biraz zor bulurduk. Bir kez de yol inşaatı bizi yanılttı. Önce kaybolup sonra yeniden yolumuzu bulduk.

Bu arada grupta kopma olmaması için çok dikkat etmek gerekiyor. O nedenle baştan grubu sıraya soktum. En önce ben, beni izleyenler de sırasıyla Şefik, Günsenin, Kerim, Dottoressa, ve Okan. Adımız lider olunca da iş başa düşüyor. Hem tempoyu ayarlamak gerekiyor, hem de kopuklukları engelelemeye çalışmak, olursa da hemen fark edip beklemek. Baştan anlaştık, uzun yollar katedeceğimizi göz önünde bulundurarak hırsımıza kapılmayacak ve çok da hızlı gitmeye çalışmayacağız.

Başta düz yollarda 22 km/st hızla giderken arkalardan Okan’ın ilettiğini tahmin ettiğim istek geldi; daha hızlı gidelim. Okan içimizde en formda olanı. Onun hakkı gazoz grubu idi, ya her neyse. Yol boyu bir iki kere de sordum kendsine; “nasıl, sıkılyor musun?”. “Yo” dedi, “müziğimi açtım dinliyorum”. Geri kalanı da hoşnut olunca hepimize uyduğunu düşündüğüm bir tempoda pedalları basmaya sürdürdük.

46. km.de bir durak yeri vardı, GBI tarafından kurulan. Oraya vardık, biraz soğuk içecek ve enerji

besinleri almak üzere. Öğrendik ki, ilk varan bizmişiz. Tosbağalar grubu herkesten önce ilk 46 km.yi tamamlamıştı! Nasıl oldu,; sormayın. Kestirme yol falan da kullanmadık. Bizden sonra gelenlere de cakamızı sattık elbette.

Grubun iki yaramazı bir yerde durduğumuz sırada, fazladan oyalanmışlar. Tam da o sırada irice bir kasabadayız. Biz dört kişi 200 mt kadar iki dönüşlü yolu katettiğimiz sırada fark ettik ki, ikisi eksik.. Kim bu iki yaramaz; tahmin etmiş olmalısınız: Şefik ve Okan. Grup liderine iş düştü tabii. Hemen diğer üçünün durmasını istedim. Geri dönüp onlara baktım ki, onlar başka bir yola sapmışlar ve belli ki hızla bize yetişme çabasıyla ilerliyorlar. Kan ter içinde onları yakaladım ve geri gruba getirdim. Şefik bekleyenlere ne dese beğenirsiniz: “babam bizi buldu ve getirdi!”

Yeniden yola koyulduk Okan arkalarda bu tempodan sıkılmış, bir yandan bisikletini kullanırken br yandan çantasından müzik kolonlarını çıkarıp gidona takmış ve dinlediği müziği hepimize dinleterek yol almakta. Neler neler dinledik. Ama hepimizi anılarına döndüren bir tanesi idi: “Hotel Califormia”.

Ve, sınıra geldik. SInırda herhangi bir kontrol yok. Görevlilere el sallayarak geçmeden önce tabelada resimleri çekmeyi ihmal etmedik. Resimleri çekerken bir de İtalyanlar geldi ve az daha dottoressayı kendi gruplarıyla birlikte götürüyorlardı.

Sonra Çek Cumhuriyeti yolları. Bir nehir kenarı boyunca ilerleyerek Znomoyu uzaktan gördük. Znomo bir yamacın üstüne konumlanmış, tipik ve iyi korunmuş bir orta Avrupa kenti. Son kilometrelerde sıkı bir tırmanışla finiş noktasına ulaştık. Finiş çizgisine ilk girenler de grubumuzun iki kadını oldu: Günsenin ve Dottoressa.

Böylelikle günü tamamlamış olduk.Şimdi sıra yorgunluğumuzu iyice atıp yarına hazır olmakta.
[/av_textblock]

[av_heading tag=’h3′ padding=’10’ heading=’Diğer Yazılar’ color=” style=” custom_font=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ custom_class=” admin_preview_bg=” av-desktop-hide=” av-medium-hide=” av-small-hide=” av-mini-hide=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” margin=”][/av_heading]

[av_one_full first min_height=” vertical_alignment=” space=” custom_margin=” margin=’0px’ link=” linktarget=” link_hover=” padding=’0px’ border=” border_color=” radius=’0px’ background=’bg_color’ background_color=” background_gradient_color1=” background_gradient_color2=” background_gradient_direction=’vertical’ src=” background_position=’top left’ background_repeat=’no-repeat’ animation=” mobile_breaking=” mobile_display=” av_uid=’av-swwn’]
[av_masonry_entries link=’category,2′ wc_prod_visible=” prod_order_by=” prod_order=” sort=’no’ items=’-1′ columns=’2′ paginate=’pagination’ query_orderby=’date’ query_order=’ASC’ size=’flex’ orientation=” gap=’large’ overlay_fx=’active’ id=” caption_elements=’title excerpt’ caption_styling=” caption_display=’always’ color=” custom_bg=” av-medium-columns=” av-small-columns=” av-mini-columns=” av_uid=’av-jijzbk4e’ custom_class=”]
[/av_one_full]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir