[av_heading heading=’Yağmur ve kırılan tel’ tag=’h1′ style=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ margin=” margin_sync=’true’ padding=’10’ color=” custom_font=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jik08m61′ custom_class=” admin_preview_bg=”][/av_heading]
[av_textblock size=” font_color=” color=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” av_uid=’av-jijwddsc’ custom_class=” admin_preview_bg=”]
Bugün (31 Mayıs) pek de yorulmadım. Şefik de yorulmadı. Çünkü az yol yaptık! yalnızca 60 km. yaptık.
Sabah hazırlıklar, kahvaltı ve sonra kamp alanından çıkış. Ekip benden kaynaklanan bir gecikmeyle başladı; durumdan pek de hoşnut kalmamışlardı. Bense servis şoförünün söylediği saati yanlış anlamışım. Her neyse, öylece başladık.
Çok geçmeden yağmura yakalandık. Yağmur deyip geçmemek gerek. Hızla yağmurun içinden ilerlemeye çalışmak daha çok suyla temas ve kaçınılmaz olarak olmadık yerlerinin ıslanması demek. Sonra rüzgarda üşümek demek. Biz o fırsatta bir benzin istasyonuna sığınıp üstbaşımızı ayarladık. Hazırlıklıydık, yağma olasılığına karşı. Yağmur montları, ayakkabı örtüleri kuşandık. Islanmasını istemeyeceklerimizi korunaklı yerlere kaldırdık.
Yeniden yola çıktığımızda yağmur durmuştu. Yine köy ve orman yollarından ilerledik. Dünden kalan yorgunluğu tam atamamıştım. Gruptakilerin anlayışı ile bugün düşük hızda, benim için dinlenme temposunda sürdüm bisikletimi. Nabız ölçer kullanarak nabızımı yokuşlarda ve düz yollarda 110-120/dk aralığında tutmakla ve nefes nefese kalmayacak güçte kullanmakla bunu başarabildiğimi biliyordum; aynısını yaptım.
Tabor çıkışı uzun bir yokuş tırmandık. Yeşillikler, yeşermiş ve boy vermiş ekinler, göz alabildiğine panoramamızı oluşturmuşken köylerden geçtik ve ormana girdik. Ormanda ilerledikçe önceleri tek tük yağmur damlaları yeniden başladı. Nefis bir görüntü. Islanmış yapraklar, bulutlar, ağaçlar ve sessizlik. Bir tırmanıyoruz, bir iniyoruz. Derken, yaklaşık 40. km.de, bir yokuşu daha geride bırakmaya çalışırken, zincirimde bir takılma ve hemen arkasından arka tekerimden zincire giren telin beni ilerleyemez hale getirdiğini gördüm.
Baktım ki, arka tekerin tellerinden birisiymiş kırılıp zincire saplanan. Yapacak birşey yok. Teli saplandığı yerden çıkardım. Kestim ve attım. Küçük iki pürüzle karşı karşıya kalmıştım. Birincisi, kırılan telden dolayı jant ve tüm arka tekerin dengesinde hafif etkilenme ve kırılganlıkta artma olasılığı. İkincisi de zincirin dönüşünde bozulma, özellikle yokuşlarda boşa dönmeler. Önümde de 80 km. daha yol. Her neyse, yine de gidebildiğimce giderim diyerek yola koyuldum.
Hava bu arada bulutlu, bazen güneş çıkıyor, bazen kapatıyor derken yağmur gökgürültüleri ve yıldırımlarla başladı. Yapacak birşey yoktu ilerlemekten başka. Bisikletlerimizi sürmeyi sürdürdük. Islandıkça ıslandık. Acıktık da.
Bu arada, öyle yerlerden geçiyoruz ki, tenha kelimesi zayıf kalır. Kilometrelerce yerleşim bölgesi olmayan yollar, arada bir köyler, bazen göller ve göl çevresinde tek tük evler… Ama ne olursa olsun bir bakkal bile yok.
Derken Neveclov isimli irice bir kasabaya geldik. Birkaç market, hatta sonradan bulduğumu bir de bar-restoranı var. Üstelik restoranın içi sıcaktı! Yerleştik oraya. Sıcak kremalı çırbalarımızı, sonra da pizzalarımızı midelerimize indirdikten sonra kendimizi çok daha iyi hissetmeye başlamıştık bile. Birer de tatlı, çay-kahve sonrası bir de baktık ki yağmur kesilmiş. Sanırım o kasabada iki saate yakın kalmıştık.
Yola koyulduk. GBI organizasyonunca yolun orta kısmına konumlandırılmış olan beslenme noktasına çok da zorlanmadan vardık. Şefik bırakmaya kararlı idi. Benim bisikletimin durumunu GBI organizasyonu yetkilileri ile paylaşınca öyle kullanmamın riskli olacağını belirttiler. Ben de pek de nazlanmadan yolculuğuma orada son vermeye karar verdim.
Her ne olursa olsun, hırsla değil azimle hareket etmek gerektiğini düşünürüm. Bu kez de öyle idi. Azimliydim ve mantıklıydım. Yorgun başlamıştım güne. Uzun süredir bisiklete binmeme karşın, günlerce üst üste en az 100 km bisiklet kullanmaya alışık değilim. Bugünü dinlenerek geçirdiğim
takdirde yarın daha iyi olacağımı biliyordum. Dinlenme dediğim de, 60 km. boyunca bisiklet kullanmış halimden söz ediyorum.
Şefik de benim gibiydi. Prag’a bir minibüs ile geldik. Otele eşyalarımzı verip duşlarımızı aldık. Bisikletimi de tamire verdikten sonra yemek. Tosbağalar ekibini beklerken onların da geldikleri haberini sevinçle aldık ve odalarımıza çekildik. Artık uyku zamanı. İyi geceler..
[/av_textblock]
[av_heading tag=’h3′ padding=’10’ heading=’Diğer Yazılar’ color=” style=” custom_font=” size=” subheading_active=” subheading_size=’15’ custom_class=” admin_preview_bg=” av-desktop-hide=” av-medium-hide=” av-small-hide=” av-mini-hide=” av-medium-font-size-title=” av-small-font-size-title=” av-mini-font-size-title=” av-medium-font-size=” av-small-font-size=” av-mini-font-size=” margin=”][/av_heading]
[av_one_full first min_height=” vertical_alignment=” space=” custom_margin=” margin=’0px’ link=” linktarget=” link_hover=” padding=’0px’ border=” border_color=” radius=’0px’ background=’bg_color’ background_color=” background_gradient_color1=” background_gradient_color2=” background_gradient_direction=’vertical’ src=” background_position=’top left’ background_repeat=’no-repeat’ animation=” mobile_breaking=” mobile_display=” av_uid=’av-swwn’]
[av_masonry_entries link=’category,2′ wc_prod_visible=” prod_order_by=” prod_order=” sort=’no’ items=’-1′ columns=’2′ paginate=’pagination’ query_orderby=’date’ query_order=’ASC’ size=’flex’ orientation=” gap=’large’ overlay_fx=’active’ id=” caption_elements=’title excerpt’ caption_styling=” caption_display=’always’ color=” custom_bg=” av-medium-columns=” av-small-columns=” av-mini-columns=” av_uid=’av-jijzbk4e’ custom_class=”]
[/av_one_full]
